GEMİDEN BOZMA ŞADIRVAN
7 Aralık 1941 sabahı, Havai'nin masmavi suları bombalarla dalgalanacaktır. Japon Imparatorluk Donanması sürpriz bir kararla Pearl Harbor'a saldırır. Saldırı Birleşik Devletler Donanmasi'nin Pasifik filosu ve onu koruyan Ordu Hava Kuvvetleri ile Deniz
Piyadeleri'ni hedef almiştır. Operasyon Büyük Okyanus'ta kuvvetle muhtemel bir Amerikan askeri müdahalesini önlemek için gerçekleştirilir. Saldırı sonucunda 12 Amerikan savaş gemisi ciddi şekilde hasara uğrar ya da batar. 2403 Amerikan askeri ve 68 sivil yaşaminı yitirir.Ne var ki Pearl Harbor baskinı askeri açidan büyük bir başarı olarak değer kazanmaz.Japonya'da başarı çığlıkları atılırken, Japon Amirali Isoroku Yamamoto saldirıyı özetleyen cümleyi tarih sayfalarına iliştirecektir.
"Uyuyan bir devi uyandirdik. "
Baskin sirasında limanda olmayan Amerikan Donanmasi'nın büyük bir bölümü kurtulmuştur. Bunun dışında, büyük bir gemide bombardimanı hiç yara almadan atlatir. Üstelik bu gemi limanda demirlidir. Japonlar, tepesinde kızıl Haç dalgalanan Solace'e
dokunmazlar "Teselli" anlamina gelen hastane gemisi, ikinci Dünya Savaşı sonunda 25 bin askerin havatinı kurtaran bir kahraman olarak mağrur bir ifadeyle gülümsemektedir. Teselli, gözü yaşlı annelerin yaralarını sarıp hafifleten bir figüre dönüşür. Solace, savaş bittikten sonra güvertesinde tedavi gören askerlerin kurduğu savaskarşıti birliğin sembolü olur. Savaşın kara dumanı içinde, beyaz bir güvercin gibi uçan geminin silueti madalyaların üzerine kazinir.Amerikan hükümeti gönüllerde barış tohumlarının yeşermesinden rahatsiz olur. Savaş karşıtı bir sembole dönüşen gemiden
kurtulma planları yapılır. Solace, tüm bu sıradışı gelişmelerin sonucunda satışa çıkarılır
alicı Türkiye Cumhuriyeti'dir.
Gemi, teselliyi Akdeniz'in ılık sularinda bulur. Solace yazısının yerine "Ankara", yazılır. Savaştan çıkan gemi, Avrupa'yı gezerek bacasına, kamaralarına, güvertesine sinen gam ve kasavetten kurtulmaya çalışır. Turistik bir misyon yüklenen gemi, Şefik Kaptan kumandasında keyifli Avrupa gezilerine ismini kazıyacaktır . Gemi 70'li yılların sonunda iyice yaşlanıp çarktan, pervaneden kesilince, jilet yapılmak üzere izmir Tersanesi'ne çekilir.Efsane bitmek üzeredir.
"Ankara" ya da "Teselli" gemisi izmir'de ince kıyım halince paketlenmeyi beklemektedir. Aynı dönemde Çorlulu Ali Paşa Cami'nin restorasyon çalışmalarına başlanır. Tadilat başarıyla sürerken, is camiye ait şadırvan bölümünde tikanır. Şadırvanın tepesi kursundan yapıldığı için onarımı sırasında bol miktarda kurşuna intiyac duyulur. Türkiye'de tüp, yağ, benzin kuyruklarında ömür cürütülen bir donem yaşanmaktadır. Her şeyin karaborsada oldugu bir dönemde, kurşun bulmak büyük bir sorun haline gelir.
Şadirvan boynunu büktü bükecek denirken, İzmir tersanesinden umut dolu bir haber gelir. Parçalanmayı bekleyen gemide şadırvanın ihtiyacını karşılamaya yetecek kurşun bulunmaktadır.Uzmanlar, bu işe akıl sır erdiremez. Teknik açıdan gemide kurşun bulunması imkansizdir. Ancak sonunda her şey açıklık kazanır. Geminin röntgen odası olarak kullanılan bir kamarası, radyasyonun dişarı sızmasını önlemek amacıyla kurşunla kaplanmiştir.Kurşun getirilip Corlulu Ali Paşa Camisi'nin şadırvan bölümüne yamanir. Cami restorasyonu tamamlanmıştır.
Çorlulu Ali Paşa Cami, Sultanahmet'ten Beyazıt'a giden yol üzerinde, mağrur bir ifadeyle gülümser. 1670 yılinda Çorlu'da doğan Ali, zekâsı ve yeteneği sayesinde istanbul'da sivrilir. Kapıcıbaşı Türkmen Kara Bayram Ağa'nın evlatlğı olarak himaye edilecektir. Önce Galata Sarayı'nda ardindan da Enderun-u Hümayun'da yetiştirilir. Kısa sürede yeteneğiyle sivrilir. Çorlulu Ali Paşa'nın başarıları çok geçmeden dikkat çekmeye başlar. II. Mustafa'nın kızıyla evlenerek saraya damat olur. Çeşitli yerlerde vezirlik ve kaymakamlık görevleri yaptıktan sonra III.Ahmet'in sadrazamı olur. Ali Paşa, devletin mali işleriyle ilgilenir, toplar döktürüp askeri ocakların düzenlenmesinde çaba gösterir.
Bir yandan da saray masraflarını kontrol altina almak istemektedir.isvec-Rus savaşı sırasında Isveç'i destekler. Amacı ileride meydana gelebilecek muhtemel Rus-Osmanlı savaşında yorgun ve mağlup bir Rus ordusuyla karşı karşıya gelmektir.isveç'le yapilan savaştan Rusların galip çıkması, pusuda bekleyenlerin ekmeğine yağ sürer. Ali Paşa, aleyhine yapılan propagandalar sonucunda gözden düşer. Zaten sarayın masraflarıni
kismak için çaba gösteren bir sadrazam, hiç istenmeyen bam tellerine dokunduğu için topun ağzindadır. Pek çok şey üst üste binince, Çorlulu Ali Paşa, sadaretten azledilerek Kefe'ye sürgüne gönderilir. Çok geçmeden Şeyhülislam Paşmakçızade Seyyid Ali
Efendi'nin fetvasi ve padişahın fermanı ile ipi çekilecektir. Osmanli'da siyaset, ölümü göze almakla eş anlamlıdır. Çorlulu Ali Paşa da olacakları önceden sezmiş gibi davranir. Siyaset daginin zorlu zirve yoluna doğru yürüdüğü sırada, namı yürüsün ve unutulmasın diye adına bir cami külliyesi yaptıracaktır.
Bu külliye bugün, kentin kalabalığı, boğucu havası ve karmaşası içinde nefes almak için imkân sunar. Bahçesinde çay ve nargile keyfi yaşanır. Üniversite öğrencileri, Beyazit esnafı, kent gezginleri bahçede bir arada soluklanır.Belki de Çorlulu Ali Paşa bir emekli kılığına bürünüp bir köşede oturmaktadır.İstanbul, her türlü hüzün, keder ve kalabalık içindeki yalnızlığa "teselli" firsatları da sunar.Çorlulu Ali Paşa Külliyesi'nde yer alan şadırvandan akan su,hem eski zamanlara hem de yakın tarihe, berrak bir cila atar.Medresenin şadırvanina elinizi uzatip su içerseniz, geçmişi hissedersiniz.
Bir geminin külleriyle yeniden doğan şadırvan...
İstanbul'da reenkarnasyona inanan martıların,
"Yaşasın kültürlerin ve halkların kardeşliği, savaşa hayir!" çiğlıklarıyla süzüldügünü duyar gibi olursunuz.
Kaynak
%100 İstanbul
Yazar Erk ACARER