Dünyanın kuruluşundan bu yana haritada olan ve üzerinde insan yaşayan yerlere "Yeni" yaftası yakıştırmak avantür bir zorlamadan başka bir anlam ifade etmez. Yeni kıta, yeni şehir, yeni köy..
Yeniköy
Boğazın en eski köylerinden biri olarak dikkat çeker. Büyük iskender'in babası Philippe'in komutanlarından Demetrios, bir yaz günü burada Bizanslılarla büyük bir deniz savaşı yapmıştır. Hava öylesine bunalticidır ki o günün anısına Istinye ile Tarabya arasında yer alan bu semte "sıcak gün" anlamına gelen "Termemeria" adı verilir. Demetrios, savaşı kaybedince karaya ayak basmadan ülkesine döner. Mehmet istanbul'u alınca Romanya'nın "Geri" bölgesinden gelen Ulahlar buraya yerleştirilir. Çağlar boyunca sahile damgasini vuran "Termemeria" ismi böylece bir kenara bırakılır. Artık buranın ismi "Geriköy"dür. Bir süre sonra Muhteşem Süleyman tarih sahnesine çikar. Köyün adi içine sinmez. Küçücük bir semt, cihan padişahına direnecek değildir. Süleyman'ın isteği doğrultusunda semtin adı bir kez daha değiştirilip "Yeniköy" olur. Zaten Rumlar da buraya "Yeniköy" anlamına gelen "Neo Horion" demektedirler.
Kürk tüccarı Yorgo Fotiyadis, semtin 19. yüzyıldaki tanınmis simaları arasındadır. Zamanla tipki burası gibi Fotiyadis'in adı da değişir. Üstelik tüccar yeni adıyla Yeniköy'deki bir sokağa da isim babaliğı yapacaktir: Kürkçü Faik Sokağı.
Fotiyadis ya da Faik'in torunu, onun sokağındaki Ayios Nikolas Kilisesi'nde vaftiz edilir. Bu çocuk yillar sonra Arnavutkaldırımlarında yürüdüğü, ceviz ağaçlarının arasında huzur bulduğu semte minnet borcunu "Neohori" adini verdiği şiirle ödemeye çalışır
"Akşamdan yürüyüşe çıkarsın,
Önündeki ceviz ağaçlarını bulursun
Artik yoluna devam etmene gerek yok
Neohori'den daha güzel olan nereyi bulacaksın?"
Bu dizeler anne tarafından Yeniköylü olan dünyaca ünlü Yunan şair Konstantin Kavafis'e aittir...
Kavafis Istanbul'a iki kez gelir. İlkinde henüz bir bebektir. ikinci gelişinde üç yıl Yeniköy'de kalır. O sıralarda artık 19 yaşında bir delikanlıdır.
Annesi Hariklia, kocasını kaybettikten sonra bir süre daha, çok mutlu günler geçirdiği iskenderiye'de yaşamak için direnir ancak olmaz. Üç çocuğunu da yanına alıp Istanbul'daki baba evine taşınır.
Belki de dünya şairi Kafavis'i tanımamızın ardında bu dramatik öykü bulunmaktadir. Çünkü genç Kavafis, istanbul'a ve Yeniköy'e vurulur. Açıkçasi hayatinin en verimli ve mutlu yıllarını da burada geçirmiştir. Yeniköy'de yazip biriktirdiği şiirlerini 40 yaşından sonra yayımlamaya başlar.
Bu şiirlerler arasında biri özellikle dikkat çekicidir:
"Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim dedin.
Bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz yargisıyla karşı karşıya
bir ceset gibi- gömülü kalbim
Aklim daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün
boşuna bunca yılı tükettiğim ülkede
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın
bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda
dolaşacaksin. Aynı mahallede koşacaksın;
aynı evlerde kir düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşip bu şehre geleceksin sonunda. Başka
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde"
Açıkçası şiir dinleyene Yeniköy kokusu sinmiş gibi bir his verir.
Ne var ki Kavafis dizeleriyle çelişir. Sadece üç yıl kalıp vurulduğu Yeniköy'e bir daha hiç dönmez. 29 Nisan 1933 günü Yunanistan'da öldüğünde 80 yaşındadir...
Kürkçü Faik Sokağı denize iner...
Yenikoy'den daha güzel bir yer mi ?
Daha güzel neresi olacak ?
Kaynak
%100 İstanbul
Tarih Mekan ve Sırlar
Erik ACARER