Tarihçiler Constantinus'un ilkin Troya'yı düşündüğünü anlatırlar. Troya, klasik çağın İlyada gibi en büyük epiğinin kahramanı olan, ama yıkıntı halinde bir yerdi. Constantinus'un kısa zamanda daha gerçekçi bir karara yöneldiği, Troya'nın temsil ettiği geçmişe karşılık, İstanbul'un vaad ettiği geleceği tercih ettiği görülür. Bu kararın İstanbul için sonucu şu bakımdan ilginçti: Sehir, planlı bir biçimde, başkent olmak üzere inşa edildi. Constantinus, aynı zamanda, Roma'nın Hıristiyan olmasına karar veren imparatordur. Ancak şehrin yapılışı klasik Greko Romen şehircilik anlayışı ve geleneği çerçevesinde gerçekleşti. Constantinus'un Çemberlitaş üstüne konan heykelinin onu Apollo gibi resmetmesi de bu geçiş aşamasının tipik bir özelliğidir. Yunan Latin tarzı, geniş, iki yanı sütunlu caddeleri geliştirmişti. Bu caddeler üstünde gerekli yerlerde geniş meydanlar açılıyor, kavşaklar oluşuyordu. Simetri önemli bir ilkeydi. Bir başkent için görkem ve anıtsallık da önemliydi. Özgür yurttaşların toplumsal ihtiyaçları karşılanmalıydı. Şehir bu ilkelere uygun olarak kısa zamanda gelişti ve Constantinus'un isabetli bir seçim yaptığını kanıtladı
top of page
Bu eyahat Gezi Yazıları - Gezi Rehberi - Haftasonu Turları-Festival Turları-Yurtiçi Turları-Yurtdışı Turları-Gemi Turları-Kültür Turları-Vizesiz Turlar
Seyahat etmek bir ayrıcalıktır. Seyahet ederken öğrenir yaşamınız renklenir.
bottom of page